<$BlogItemBo
Sonunda İstanbul'un da takvimde yer alacak defile haftası oldu. Bu bir ilkti. O yüzden organizasyonun giderek gelişeceğine eminim. Geliştirme için benim de çorbada tuzum olsun diye naçizane önerilerim var. En nihayetinde moda dünyası, tasarımcısıyla, dükkanıyla, ürünüyle, şovuyla, pr'ıyla ve basınıyla bir bütün. Neler olsaydı:
- Yer şahaneydi, daha çok oturacak yer olsaydı.
- Kahve dünyası mini cafesi iyiydi, seyirciyi aralarda mekanda tutacak başka şeyler olmalıydı.
- Showroom daha büyük olsaydı.
- Mini tasarımcıların mini tezgahları olsaydı.
- Şovların arası 2,5 saat olup, Cihangir cafelerine para akıtılmasaydı.
- Mini bir basın çadırı ve wireless servisiyle moda bloggerları canlı yorum yapabilseydi.
- Şovlar yine 2,5 saat arayla olacaksa aralarda daha ufak çaplı modacılar birşeyler sunsaydı. (The Hall'dakiler gibi)
- Umarım ileride hafta o kadar büyür ki; mesela 360'ta bir defile olur, oradan gideriz boğazda bir tekneye orada bir şov izleriz, oradan koşup yine Tophane'ye... Keşke, belki bir gün.
Koleksiyonlardan beğendiğim parçalar:
- Ümit Ünal'ın koleksiyonundan uygulanabilir süper bir fikir vardı. Beyaz tayt üzeri iri desenli siyah file çorap ikilisine bayıldım. Yarısı farklı biçim, diğer yarısı başka tür olan ceketi beğendim.
- Özlem Süer'de kullanılan iri taçları çok beğendim. Fırfırlı üstler harikaydı.
- Arzu Kaprol'ün önü yoğun detaylı gömlek ve elbisleri harikaydı. Ayrıca diz kenarı parlak opak çoraplar çok güzeldi.
- Etcetura'nın topuk fikri koleksiyona çok yakışmıştı. Kenarı dantel gibi işlenmiş deri detayları harikaydı.
- Hatice Gökçe'nin mor kapşonlu üstü çok iyiydi.
Bir de 2 tasarımcının defilesinde Hüseyin Çağlayan'da 2006 ilkbahar/yaz koleksiyonunda gördüğüm ve bayıldığım yuvarlanmış yaka detayı vardı.
Hussein Chalayan İlkbahar/yaz 2006

Arzu Kaprol, Arzu Kaprol ve Etcetura Sonbahar/kış 2009
Etiketler: moda yazısı