gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeMart 05, 2010logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBo

7 Mart Pazar saat 16:00'da Vogue.com'da Hussein Caglayan defilesi canlı yayında.
Paris Moda Haftası kapsamında düzenlenecek defilenin canlı yayını, Alexander Wang ile New York'ta başlayan, Calvin Klein, Burberry gibi markalarla devam eden canlı yayın trendinin Paris cevabı olacak.
NTV'den de yayınlanacak defile dünyanın her yerinden vogueturkiye.com'dan canlı canlı izlenebilecek.

Etiketler: ,

nd #comments -->
gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeAralık 24, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBo
V dergisi Terry Richardson denetiminde gerçekleştirdiği editoryalle kalpleri fethetti.

0 ve diğer modelin pozları 2010'u açacakken, Richardson gibi bir ustanın da bu beden meselesine Glamour ve Alexandra Shulman'dan sonra değinmesi tam yerinde oldu.

New York Times'a konuyla ilgili bırakılan yorumlara göre, okurun tercihi 0+.
nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeAralık 23, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBoBitmiş ya da az kalmış anti-aging şişenizi götürün yerine Olay'ın anti-aging kremini kapın.





Olay'ın 25-26-27 Aralık tarihlerindeki kampanyası ne form doldurtturuyor, ne de talihli olmanızı bekliyor. Sitelerinde söyledikleri alışveriş merkezlerinden birine gidiyorsunuz. Tükenmeye yüz tutmuş 30 TL ve üzeri değerindeki eski anti-aging şişenizi yetkililere teslim ettikten sonra, 0 km Anti-aging ürününüzle geri çıkıyorsunuz.


Detaylar için yan tarafı tıklatınız.

Etiketler: ,

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeAralık 22, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBo

Fransız Boz'u ilk gördüğümde bayıldım. (Ne yaratıcı cümle! Bunları gördüğünde kim beğenmez ki?)
Baştan alıyorum. Boz gözlükleri ilk defa Londra'da gördüm. (Eeeee?)
Tekrar deniyorum. Boz gözlükleri ilk defa Londra'da görüp beğendiğimde param çıkışmadı. (Hımm anlat bakalım...)



Gözüme taktığım anda, hakkında obsesif olacağımı hemen oracıkta anlamıştım. Ancak sterlinle imanı gevreten kıvama gelen "alt tarafı" gözlük, bir de cam hadisesinden "gereksiz para harcama" sınıfı diye kategorileştirdiğim alana girdi birden.
Gözün özüne tekrar dönersek, gözlüğü bu kadar beğenmesem, gözümü net görebilmesi için temerküs kampına sokmak üzereydim. Sabah akşam ezberden odak çalışıyorduk...
Neyse ki, bunların hiç birini yapmaya artık gerek kalmadı. Gözler dilediğince "boz"ulabilir.
Üstelik Boz'lar için artık Londra'ya gitmeye gerek yok. Türkiye'de Londra kadar pahalı da değil.
Akmerkez'e gidiyorsunuz OPAL Optiğe (Otopark fişini ödediğiniz yerde. Ya da Gilan'ın, ya da MOS'un yanı diye tariflendireyim) giriyorsunuz. Çeşitler karşısında karar vermekte zorlanıyorsunuz. Opal başka illerde de var. İl il gözlük saati için tıklayın.
Zar zor karar verip gözünüzü giydiriyorsunuz.
Ve sanırım bu gözlükle sizi tanıştırdığım için "...ne muradım varsa veriyor".

Etiketler: ,

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeAralık 09, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBo

Ayılıp bayıldığımız Rodarte (Hatta önceki gün Gilt.com'da indirimli satıştaydı), Target için 20 Aralık'ta piyasaya çıkacak ürünler hazırladı.
İlk görüntüler basına verildi. Sağ olsun moda blogger hemşirelerden biri bu imajlara ulaşmış.
Aktarılan ilk görüntülere göre, koleksiyonda heyecan verici bir parça yok bana göre.
Kendimi çok kasınca "Ok çorap olsun" diye tiz bir istek çıkıyor. Ondan öteye benim param bu işbirliğinde cüzdanımda kalır.

Nedenlerine gelince:
- Tülden yapılmış şeyler ilgimi çekmiyor. Target materyalin kalitesinin de oldukça düşük olacağını düşünüyorum.
- İskeletor üst ilgimi çekmiyor. Bono'nun PopMart turnesinde giydiği olsa bir derece. Ama bunların modası geçeli 10 sene olmadı mı? Gerçi 10 sene olduğuna göre moda yaşam döngüsünde tekrar doğması gerekiyordu... Doğmuş.


- Styling'i de hiç tarz bulmadım. Dr Martens'leri oldum olası sevmem. Kemer, dantel çorap, tüllü etek kombinasyonun altına yakıştırmıyorum o botları.

- Renkler ilgi çekici değil. Hardal çok zor yakışan bir renk. Ardında duran uçuk mavi elbisenin de rengi zayıf.

Rodarte'den bana ekmek çıkmayacağına göre Jean Paul Gaultier ve Zac Posen'i bekleyeceğim.

Etiketler: , ,

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeAralık 08, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBo

Herşey 12 yaşımdan beri bağımlısı olduğum lipstick'lerimi yeterince, daha doğrusu hiç organik bulmamamla başladı. Gün içinde hiç makyaj yapmasam bile, en az gece yatarken dudaklarımı nemlendiriyorum 20 yıldır. Bu yüzden evde bilumum her çekmeceden farklı marka ve aromalarda lipstick çıkıyor.
Son birkaç aydır da içeriklerinden oldukça rahatsızlık duyuyorum. Keza domuz gribi ve GDO'ya kitlemedim şu organik dudak kremine kitlediğim kadar...

Lipstick alacağım diye çıktığım yoldan heybem dolu döndüm. Hem de nelerle....
İşte organik kunduzu evde böyle beslemeye başladım. Daha doğrusu artık o beni besleyecek. Nasıl mı?
Beni besleyecek kunduz USDA Organik sertifikalı Bagder (Satın alımı bu kadar abartmış oluşumu kunduzun sevimliliğe tav olmama bağlayın, her teneke kutuda ne işe yaradığını anlatıyor).

- Tırnak etleri için - Cuticle Care
- Ayaklar için - Foot Balm
- Baş ağrısı için- Headache Soother Balm
- Soğuk algınlığı, boğaz agrısı için- Winter Wonder Balm
- Güneş yanıkları için- Bali Balm
- Yaralar, çatlaklar için- Evolving Body Balm
- Her derde deva- Healing Balm
- Ve yola çıkış ürünleri; Vanilla Lip balm ve Lavender lip&body balm.
Fiyatlar oldukça ucuz. Kutular nefis. Her biri 5-7 dolar civarları. Ancak gönderim için ürün kadar ödüyorsunuz.

Ben şuradan aldım.

Değer mi? Fazlasıyla.

Sıra diş macunu ve şampuanı organik yapmaya geldi.

Etiketler: , ,

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeAralık 01, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBoSon günlerde gezinirken birkaç "enteresan" model fotoğrafına rastladım. Internet sitelerindeki kıyafetli tanıtımlarda kullanılan modellerin önemi internet satışına yüklenen ekonomi yüzünden artık çok daha mühim.

Mesela Victoria's Secret sitesinde, iç çamaşırlarının dışındaki "standart" elbiseler, meme ve popo olarak tanıdığımız süperfigürlere hiç yakışmıyor bence. Üstlerinde sanki ucuz kalıyor. Zaten tanıttıkları o dar kesimli uyduruk elbiseler bile o vücutlardan sonra kaç kişiye yakışabilir ki?

Bir başka örnek de beni çok şaşırtan "normal" bir internet satış sitesinden geliyor. Karmaloop, elbislerini tanıtırken alışık olduğumuz kadınlara yer verirken, işte bu model aralarından gözü alıyor. Kısacası diğer arkadaşlarından rol çalan gözlüklünün tanıttığı bu elbiseye kaç kişi atlar bilemiyorum.
Gerçi atlamaksa mesele ben atladım ama satışla sonuçlanmadığını herhalde anlamışsınızdır.

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeKasım 20, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBo
True Blood'lara yeni başladım, Twilight'i hiç seyretmedim, köpek dişlerim de uzamıyor. Hal böyleyken vampir modasından uzak kaldım.

Halbuki Teen Vogue işe adam alırken Gossipcanlardan evvel, Twilight seyrettin mi diye soruyormuş. Allahtan "Teen Vogue" sayılmam. Yoksa işe alınmazdım ya neyse vampir modası hakkında şimdilik söylenecek çok fazla şey yok gibi. En azından Twiilight'çılar outletleri kovalamış gözüküyor (Loehmann's, Nordstrom Rack). Öte yandan True Blood'çıların ise modadan haberi yok sanki. Zaten Sookie'nin ayrık dişlerine ve biçimsiz dudaklarına daha ne kadar dayanacağımı kestiremiyorum.

Tekrar Teen Vogue'a dönersek, işe alımda filmi seyretmek niye bu kadar önemli diye düşünüyorum da... Teen Vogue'cular outlet ürünleri kovalamayı aklına getirmediği için, "dışarıda bir yerlerde normal giyinen insanlar da var farkında mısınız önermesiyle ilgili bir kriter olabilir mi bu soru?

Ve bitirirken Twilight'in IMDB hakkı 5.9'muş! O kadarcık için mi yani bütün bu tantana?


Maviler beyazlara karşı...

Etiketler: , ,

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeKasım 12, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBo
Bugüne kadar gördüğüm en iyi projelerden biri Burberry- The Sartorialist ikilisinden geldi.
Bir blogla bir marka ancak bu kadar iyi iş çıkartır ortaya.
Bu enfes projeye göre dünyanın sokaklarında stil avcılığı yapan en sevdiğimiz The Sartorialist Scott Schuman, sokaklarda Burberry trençkotunu giyen 100 kişiyi çekti ve bir site yapıldı.
Art Of The Trench sitesine ben doyamadım.
Sitede ayrıca belirtildiğine göre, isteyen Burberry'siyle çekilmiş fotoğraflarını gönderebilirmiş. İleride aralarından seçtiklerini de koyup bir dünya trenç kolajı yapacaklarmış.

Etiketler: ,

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeKasım 04, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBoRakiplerini silkmede ve olayı kopartmada üstüne adam tanımadığım Alexander McQueen(bknz son şovu, ve ondan önceki ve ondan önceki ve ...), o deli beyninin içinden geçenlerden bir kuple de Puma için attırıyor arada bir. Harvey Nichols'da satışına başlanan McQueen ve Puma 2009 kış flörtüne yakından tanıklık edebilirsiniz bugünlerde.



Puma'nın Black Label adlı serisinde (Johnny Walker Black Label'la karıştırmayınız) tasarımcı-marka işbirliği tabiri caizce yudumlanmakta. Black Label'da McQueen, Yasuhiro Mihara ve Sergio Rossi gibi tasarımcılar bulunmakta.

Peki ya Puma Blue Label çıkartırsa o klasmanda kimler olur dersiniz?

Etiketler: , ,

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeKasım 02, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBoBrezilyalı tasarımcı Carlos Falchi'nin egzotik çantaları bana göre günün ürünü olmayı hak ediyor.

Gilt.com'da Carlos Falchi

Hem Gilt.com'da şu anda satılıyorlar, hem de Target'ta dün satışa çıktılar.
Gilt.com'dakiler de gerçek deri değil. Ama yılan ya da timsahın gerçeğini kullanmaya ne gerek var zaten. Bu arada Target'taki kolaj renkler harika. Bu morlar yeşiller için bukalemun avlamanıza hiç gerek yok.

Target için Carlos Falchi'nin tasarladıkları.

Etiketler: , , , ,

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeEkim 25, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBoGelecek aya Orta Doğu takvimlerinden kopup, İstanbul takvimlerine eklenmek isteyen Arap Moda Haftasını bekleyeceğim İstanbul'da Gözlerim Kapalı. İsmini de şimdiden ben koyuyorum. Arabesque İstanbul: The Stylish Belly Dancer.

Şu İstanbul'a iki sığmaz, üç hatta n adet moda etkinliği konmalı bence. Moda haftası, günü öyle yapılmaz, böyle yapılırcılar Türkiye turnesine çıkmalı.

Zar zor moda günlerimiz olmuşken, şimdi zaman algısı içinde kaybolan tasarımlarla bir de Fashionable İstanbul'umuz oldu.

Sosyetenin öncü kuvvet olarak defile mekanına bırakıldığı Fashionable İstanbul, umarım dikkatleri tüm o elbise çabasıyla çekmiştir. (Bu arada uzun tuvaletle gelen vardı sayın seyirciler. Yanlış okuduğunu zannedenler için tekrar: UZUN TUVALET.) Avea'nın etkinlik için 4 trilyon TL ödediği söylentilerinin yanı sıra şimdilik bir zemine oturmayan etkinlikten, 6 ay sonra Chanel ve Dior defilelerini bekliyoruz artık. Hatta 1912 tasarımlarını çıkartırsa Chanel söz veriyoruz o elbise şu zamana aitti, kandırıldık diye belgelemeyeceğiz. Bu arada retrospektif Cavalli defilesine burun kıvıran güruhun defile bittikten sonra sandalyelerinden fırlayıp "helal olsun sana"yı alkışa döktüklerini ve çadırı inlettiklerini de es geçmeyelim. (Canlı yayından peki bu izlenimi aldın mı ey okur?)

Canlı yayına söz gelmişken keşke ben de evimdeki koltuğumdan canlı canlı seyretseydim. Popom koltuk görürdü hiç değilse. Keza basın kartımla ayakta kaldığım Türk topraklarında basın oturmuyor cevabını aldığım efsane moda etkinliği olarak şimdiden aklıma kazıdım bile.
Ayrıca defileyi canlı haber kanalından veren ülke olarak da tarihe geçmişizdir herhalde. Buradan Alexander McQueen ve Nick Knight’a sesleniyorum. O kadar uğraşıp internetten canlı yayınladınız defileyi. Ne kadar aksilik oldu. Seneye gelin Türkiye’de yapın bu şovu paşalar gibi, Alexander McQueen’i tüm kanallarda ulusa seslendirelim. En azından 70 milyon seyirci garanti..

Dünyadaki konjonktüre göre de moda haftalarındaki defilelerin bir ünlü eğlencesi haline geldiğini görüyoruz son zamanda. Keza İstanbul etkinliği, bir kısa yol yapıp, direk potansiyel kredi kartlarını ağırladı ilk seferde. Yani bugüne kadar kimsenin aklına gelmeyen bizim organizasyonun aklına gelmişti. Moda basını ve satın almacı ara katmanlar lağvedilmişti.

Ben hem defileleri çetin bir görme mücadelesi içinde adam gibi seyredemedim, hem de ilk gün biri denize düşmüş onu kaçırdım. Neyse başta dediğim gibi hiç üzülmüyorum, gelecek aylarda ansızın düzenlenebilecek olan Arap, Latin ve Afrika İstanbul moda haftalarının moda basıncısı olmak için kenarda ısınıyorum.

Etiketler: ,

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeEkim 21, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBo

Aslı Filinta'nın L'appart showroom'daki nadide parçaları bu haftasonu sample sale usulü satılacak.

%50-70 arası indirimle satışta olacak Aslı Filinta
ürünlerine Japon Vogue'dakiler bayılmış ve geçtiğimiz Haziran ayında Tokyo'da Aslı Filinta'yı Vogue sergisine davet etmişlerdi.

Y
ükselen değer Aslı Filina'nın değişik fikirlerini ve farklı tasarımlarını en azından yakından görmek için bile Cumartesi-Pazar düzenlenecek sample sale günlerini ziyaret edin.

Bu arada Aslı Filinta'nın s
ütyen içi süngerlerden yaptığı cepler ve poşulara yaptığı payetli işler çok havalı.

L'ppart PR: Mim Kemal Öke Cad. No:9 Nişantaşı İstanbul Telefon : +90 212 225 46 40

Etiketler:

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeEkim 18, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBoBeyoğlu'ndaki saklı vahalardan biri olan Vintage dükkanı Şeymel, Markafoni'de salı günü satışta olacak. Böylece private shopping diye adlandırdığımız pazarlama dünyasının yeni oyuncağı süreli satışlı alışveriş sitelerinde ilk defa vintage konseptinin satıldığını görmüş olacağız.


Bu arada Türkiye'deki private shopping markalarından Markafoni'nin rakibi Limango'daki "referans verdiğin kişinin yaptığı alışverişten kazanılan kuponlar"ın tek seferde harcanmaması, her alışverişte sadece tek indirim kuponu harcanması fikrini oldukça yanlış bulduğumu söylemeliyim. Sırf bu uygulamaya sinir olduğum için Limango'dan hiçbir şey almıyorum. Oysa Markafoni'nin kuponları istediğin alışverişte istediğin gibi kullanma opsiyonu pazarlama açısından Limango'yu geride bırakıyor.

Private Shopping dediğimiz bu uygulamadan son yılların yükselen pazarlama trendi olduğu için arada burada bahsediyorum. Kazan-kazan ilkesiyle hem tüketici indirimli mallardan faydalanıyor, hem de süreli satılacak markanı adı duyulmuş oluyor.

Bu işin dünya lideri Gilt.com'un işi büyüterek Jetsetter adı altında seyahat sitesi açtığını, daha ucuz markaları sattığı Giltfuse.com sitesini geçenlerde faaliyete geçirdiği ve yarın aktif hale getireceği Giltmen.com ile erkek pazarına yükleneceği haberlerini de paylaşmak isterim.

Etiketler: ,

nd #comments --> gDateHeas="date-header"><$BlogDateHeEkim 11, 2009logDateHe!-- Begin .post -->
<$BlogItemBoKadın pazarına yönelik bicili teknolojik aletlere son olarak OPİ ile Dell'in ojeli laptopları damga vurdu.
Laptop kapağını ojeyle damgalayan Dell'de OPİ'nin nefis renkleri var.

Bu rengi görünce de aklıma Chanel'in bu son defilesindeki parmaklar geldi.
Bu parmakları görünce de aklıma OPİ'nin matı You Don't Know Jacques rengi geldi.

Ahh bir de aklıma gelmişken Chanel'in ojesi kesin alınacak.

Etiketler: ,

nd #comments --> v>